|
ÇEVİRİ KİTAPLARIN KÜNYELERİ
|
|
|
|
Öner Ünalan'ın "1902 Doğumlular" çevirisinin üç ayrı
yayınevince yapılan baskılarında, çeviriye kaynaklık eden kitap belirtilmemiştir.[i]
Öner Ünalan'ın kitaplığındaki, Ernst Glaeser'ın sağlığında basılan Almanca
kitap şudur: Ernst Glaeser, "Jahrgang 1902", Wilhelm Goldmann Verlag,
München, 1958.
Ülkemizde, çeviri kitapların baskılarında kaynak kitapların
("künye"lerinin ya da "kayıt"larının) belirtilmesi yakın zamanda
önemsenmeye başlanmıştır. Bunda, bilimselliğin ve kütüphaneciliğin gelişmesinin
yanı sıra, yayınevleri arasındaki rekabetin de payı olduğu söylenebilir. Kaynak
belirtmek, özellikle çeviriden yapılan çevirilerde önemlidir. Örneğin, aslı
Almanca olan bir kitabın Türkçe çevirisi Fransızca ya da İngilizce çeviriden
yapılmış olabilir. Dahası, kitabın bu dillerde birden çok çevirisi de bulunabilir
ve birbirlerinden az çok farklıdırlar. Her durumda, kitabı İngilizce ya da
Fransızcaya çeviren çevirmenin varlığı, ister istemez Türkçe çeviriye yansır...
Kaynak belirtmek, bir yönüyle, farklılığı açıklamaktır.
Genellikle, bir kitabın özgün metinden çevrilmiş olması 'olumlu' sayılır.
Örneğin, bizce, Oruç Aruoba'nın Almanca aslıdan yaptığı
"Tractatus" çevirisi, özgün metne, kitabın İngilizce çevirisinden daha
yakındır. (Bkz.: Ludwig Wittgenstein, "Tractatus Logico-Philosophicus" (çev.
Oruç Aruoba), 1. baskı, Bilim/Felsefe/Sanat Yayınları, İstanbul, Mart 1985. —
Burada, İngilizceye çevirenlerin, Wittgenstein'ın yaptığı açıklamalara da
yaslandığını, ve Almanca ile İngilizcenin aynı dil ailesinden olduklarını da
belirtmek yerinde olur. — Öte yandan, kitabın Türkçeye, Wittgenstein'ın daha iyi
anlaşıldığı sonraki bir dönemde çevrildiğini de göz önünde tutmak gerekir.)
Çeviri İngilizceden yapılmış olsaydı, bu kadar başarılı olmayabilirdi. Ancak,
unutulmamalı ki, çevirmek için bir yabancı dili bilmek yetmez... Dahası, özgün
metinden yapılan iki ayrı çeviri örtüşmeyebilir... Özgün metinden yapılan
çevirilerde, kimi zaman, metnin başka dillerdeki çevirilerinden de yararlanmak
gerekebilir. Ve her durumda, çevirmenin bilgisi ve becerisi önemlidir. Vd. Bu nedenle,
en iyi çeviri özgün metinden yapılan çeviridir, gibi bir yargıda bulunmak çevirme
pratiğini yadsımak olur ve yanlıştır... Böyle çevirileri örneklemenin yeri burası
değil...
Şunu da ekleyelim: Oruç Aruoba'nın "Tractatus" çevirisi, benzeri her
başarılı çeviri gibi, "Türkçe bilim veya felsefe dili değildir, olamaz
da." savıyla dil alanına da el atan ideoloji ve politikalara güzel bir yanıttır.
(Burada, Öner Ünalan'ın, L. Wittgenstein'a yakınlık duymadığını da belirtelim.
Bertrand Russell'ı, Wittgenstein'a "katlandığı" için kınamıştır. ...
Bizce, genellikle gözden kaçan ya da görmezden gelinen, Wittgenstein'ın bir felsefeci
olmadığıdır; felsefe tarihinde özne olarak yeri yoktur. Ama felsefeyi, eğretilemeli
(metaphorically) söylersek, Jüpiter'in radyo yayınlarını etkilemesine benzer
olarak etkilemiştir. Tersini savunmak için, bizce, 'özne'yi yeniden tanımlamak
gerekir... Bu konunun yeri de burası değil.)
i Öner Ünalan'ın "1902
Doğumlular" çevirisinin üç ayrı yayınevince yapılan baskıları şunlar:
|
1. |
|
Ernst Glaeser, "1902
Doğumlular" (çev. Öner Ünalan, 1. baskı, Toplum Yayınevi, Eylül 1970); |
|
2. |
|
Ernst Glaeser, "1902
Doğumlular" (çev. Öner Ünalan, 1. baskı, Can Yayınları, 1981); |
|
3. |
|
Ernst Glaeser, "1902
Doğumlular" (çev. Öner Ünalan, 1. baskı, Saypa Yayınevi, 1997). |
(Çeviriyle ilgili bilgi için buraya
tıklayınız.)
|
|